Parti yönetimi, Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap isimli dört ismi, “kesin ihraç” talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti. Bu gelişme, partinin örgütsel bütünlüğünü korumak için aldığı en sert önlemlerden biri olarak yorumlanıyor.
Atamalar, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin aldığı karar doğrultusunda yapılmıştı. Ancak CHP Genel Merkezi, bu görevlendirmeleri tanımadığını açıklamış, seçilmiş yönetimlerin iradesine müdahale anlamı taşıyan bu tür adımlara karşı hukuki ve disipliner mekanizmaları devreye sokacağını duyurmuştu. Daha önce benzer bir süreçte Gürsel Tekin’in de disipline sevk edilmesi, parti içinde konunun ne denli ciddi algılandığını gösteriyor.
Parti kaynaklarına göre, alınan bu karar, yalnızca hukuki değil aynı zamanda siyasi bir mesaj niteliği de taşıyor. CHP’nin temel yaklaşımı, seçilmiş organların iradesine gölge düşürecek hiçbir adımı kabul etmemek üzerine kurulu. Bu bağlamda İstanbul’daki kayyum süreci, parti yönetiminin örgütsel yapıyı koruma iradesinin güçlü bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Dört ismin disipline sevk edilme süreci
CHP yönetimi, İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak atanan dört ismin “tedbirli” olarak Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderildiğini duyurdu. Bu durum, söz konusu isimlerin parti üyeliğinin kesinleşecek bir ihraç kararı alınana kadar fiilen askıya alınması anlamına geliyor.
Disiplin Kurulu sürecinde, dört ismin yazılı veya sözlü savunma hakkı bulunuyor. CHP Genel Merkezi’nin açıklamasına göre, bu adım yalnızca bir yaptırım değil, aynı zamanda parti içi düzenin korunması adına zorunlu bir önlem.
Genel Merkez’in kayyum atamalarına tepkisi
İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, mevcut İl Yönetimi yerine geçici olarak dört kişilik kayyum heyeti görevlendirmişti. Ancak CHP, bu atamaların partinin iç işleyişini yok sayan bir müdahale olduğunu savunuyor. Genel Merkez’den yapılan açıklamada, seçilmiş organların iradesine dışarıdan müdahalenin kabul edilemeyeceği, bu nedenle söz konusu atamaların yok hükmünde sayıldığı ifade edilmişti.
CHP’nin yaklaşımı, yalnızca İstanbul özelinde değil, ülke genelindeki tüm örgütlerde aynı ilkenin geçerli olduğuna işaret ediyor. Parti, kendi tüzüğü ve iç işleyişini koruma noktasında net bir tavır sergiliyor.
Gürsel Tekin örneği ve disiplin sürecinin ciddiyeti
Kayyum tartışmalarında adı geçen bir diğer önemli isim Gürsel Tekin olmuştu. Daha önce İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak atanması gündeme gelen Tekin de aynı dosya kapsamında Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti. CHP, Tekin’e yazılı veya sözlü savunma yapması için resmi çağrı göndermişti.
Tekin örneği, disiplin sürecinin yalnızca birkaç isimle sınırlı olmadığını, partinin bu tür durumlara karşı sistematik bir tavır geliştirdiğini gösteriyor. Bu durum, CHP’nin örgüt bütünlüğünü korumak için tavizsiz bir çizgide ilerlediğinin işareti olarak değerlendiriliyor.
Parti içi bütünlüğü koruma kararlılığı
Parti kaynaklarına göre, alınan bu kararlar sadece bireysel disiplin dosyaları değil, aynı zamanda örgütsel bir mesaj niteliği taşıyor. CHP, kendi içindeki seçilmiş organlara yapılacak her türlü müdahaleye karşı olduğunu net şekilde ortaya koyuyor.
Bu tutum, partinin demokrasiye, katılımcı iradeye ve örgütsel düzenin devamlılığına verdiği önemi vurguluyor. Kayyum atamaları üzerinden yaşanan tartışmalar, aslında CHP’nin kendi kurumsal yapısını koruma refleksini güçlendiren bir sürece işaret ediyor.
Yüksek Disiplin Kurulu’nun açıklaması bekleniyor
Disipline sevk edilen dört isimle ilgili süreç önümüzdeki günlerde netleşecek. Yüksek Disiplin Kurulu’nun vereceği karar, yalnızca bu dört ismin parti üyeliğini değil, aynı zamanda CHP’nin benzer durumlara karşı ileride nasıl bir tavır alacağını da belirleyecek.
Parti kulislerinde, disiplin kararlarının kamuoyuna duyurulmasının ardından İstanbul İl Başkanlığı çevresinde yeni tartışmaların gündeme gelebileceği konuşuluyor. Ancak CHP yönetiminin kararlılığı, bu tartışmaların partinin iç işleyişine zarar vermesine izin verilmeyeceğini gösteriyor.
CHP’nin İstanbul’da yaşanan kayyum krizine verdiği sert tepki, partinin iç işleyişine dış müdahalelere karşı tolerans göstermeyeceğini net şekilde ortaya koyuyor. Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap hakkında başlatılan disiplin süreci, partinin kendi iç dinamiklerini koruma kararlılığının bir göstergesi.
Bu gelişmeler, yalnızca dört isimle sınırlı değil, aynı zamanda partinin kurumsal yapısına yönelik olası her türlü müdahaleye karşı caydırıcı bir mesaj niteliği taşıyor. CHP’nin tavrı, önümüzdeki dönemde parti içi dengeleri ve Türkiye siyasetindeki yansımaları açısından önemini korumaya devam edecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: