Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, suç örgütü kurmak, vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamaları öne sürüldü. Operasyon, Türkiye’nin en önemli medya ve eğitim kuruluşlarını da kapsayarak kamuoyunun dikkatini çekti.
Aralarında Show TV, Habertürk, Doğa Okulları ve İstanbul Bilgi Üniversitesi gibi bilinen kurumların da bulunduğu şirketlerin yönetimine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyım olarak atandı. Soruşturma kapsamında ayrıca Can Holding yöneticilerinden Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ’ın da bulunduğu 10 şüpheli için gözaltı kararı verildi. Bu operasyon, sadece mali bir soruşturma değil, aynı zamanda medya ve eğitim sektörlerini doğrudan etkileyen geniş çaplı bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Operasyonun başlangıcı ve iddialar
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan adli soruşturma, Can Holding’e bağlı şirketlerin yasa dışı mali faaliyetleri üzerine yoğunlaştı. Soruşturma dosyasında, holding çatısı altında örgütlenmiş bir suç yapısı bulunduğu, bu yapı aracılığıyla nitelikli dolandırıcılık ve kara para aklama işlemleri gerçekleştirildiği öne sürüldü.
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları, şirketler üzerinden kaynağı belirsiz yüksek miktarda para girişlerinin olduğunu ve bu paraların farklı firmalar arasında aktarılmasıyla izlerinin kaybettirilmeye çalışıldığını ortaya koydu. Ayrıca, faturasız işlemler ve sahte belgelerle vergi yükümlülüğünün azaltıldığı da tespit edildi.
Şirketlerde dikkat çeken usulsüzlükler
Soruşturmada, ticari faaliyeti bulunmayan bazı şirketlerde yüksek tutarlı sermaye artırımı yapıldığı ortaya çıktı. Sermaye artırımlarının kaynağı olarak ise “ortaklara borçlar” kalemi gösterildi. Ancak bu borçların gerçeği yansıtmadığı ve aslında suçtan elde edilen gelirlerin sisteme dahil edilmesi için bir yöntem olarak kullanıldığı belirtildi.
Ayrıca, bu yöntemlerin 7256 sayılı Varlık Barışı Kanunu kapsamında gerçekleştirildiği, ancak yasanın amacına aykırı biçimde yasa dışı gelirlerin aklanmasına hizmet ettiği değerlendirildi. Bu bulgular, Can Holding’in mali yapısında sistematik ve organize usulsüzlükler bulunduğunu ortaya koydu.
Medya, eğitim ve enerji sektörlerinde yayılma stratejisi
Raporlara göre, suç örgütü yalnızca mali kazanç sağlamakla kalmadı, aynı zamanda elde ettiği yasa dışı gelirleri stratejik sektörlerdeki yatırımlara yönlendirdi. Eğitim, medya, enerji ve finans gibi kritik alanlarda şirket alımları, hisse devirleri ve yatırım faaliyetleri yürütüldü.
Bu yatırımların doğrudan suç gelirleriyle finanse edildiği, örgütün böylelikle hem ekonomik gücünü artırmayı hem de kamuoyunda saygın bir imaj kazanmayı hedeflediği ifade edildi. Show TV ve Habertürk gibi medya kuruluşlarının yanı sıra Doğa Okulları ve İstanbul Bilgi Üniversitesi gibi eğitim kurumlarının da bu yapının parçası haline geldiği ortaya çıktı.
TMSF kayyım olarak atandı
Operasyonun en dikkat çekici sonuçlarından biri, TMSF’nin 121 şirkete kayyım olarak atanması oldu. Böylece şirketlerin yönetimi devlet denetimine geçti. Bu adımın, hem suç gelirlerinin yeniden aklanmasını engellemek hem de kamuoyunu doğrudan etkileyen sektörlerde düzeni sağlamak amacıyla atıldığı belirtildi.
TMSF’nin kayyım olarak atanması, Türkiye’de daha önce de benzer soruşturmalarda gündeme gelmişti. Ancak bu kez operasyonun kapsamı oldukça geniş ve doğrudan medya, eğitim ve enerji gibi stratejik alanları kapsamasıyla öne çıktı.
Gözaltılar ve hukuki süreç
Soruşturma kapsamında holding yöneticileri arasında yer alan Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ’ın da bulunduğu 10 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Şüphelilerin örgütü kurmak, yönetmek ve mali usulsüzlükleri yönlendirmekle suçlandıkları öğrenildi.
Adli sürecin önümüzdeki günlerde hızla ilerlemesi ve mahkeme sürecinin başlaması bekleniyor. Bu davanın, Türkiye’nin mali düzenlemeleri, medya yapısı ve eğitim kurumları üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabileceği öngörülüyor.
Türkiye için ekonomik ve toplumsal etkiler
Can Holding operasyonu yalnızca mali bir soruşturma değil, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerini doğrudan ilgilendiren bir gelişme oldu. Medya kuruluşları aracılığıyla kamuoyunun yönlendirilmesi, eğitim kurumları üzerinden genç nesillerin etkilenmesi ve enerji sektöründeki yatırımların stratejik önemi düşünüldüğünde, operasyonun etkileri çok yönlü olacak gibi görünüyor.
Türkiye’de kara para aklama, vergi kaçakçılığı ve suç örgütleriyle mücadele konusunda önemli bir örnek teşkil eden bu soruşturma, aynı zamanda devletin mali suçlara karşı tavrını da net biçimde ortaya koydu. Kamuoyu, sürecin şeffaf ilerlemesini ve suçluların adalet önünde hesap vermesini bekliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: